YAŞAMDAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YAŞAMDAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mayıs 14, 2009

SÜPER KADIN OLMA HIRSI!




Süper kadınların hastalığı olarak adlandırılan ‘fibromiyalji’de hastalar, yaygın kas ağrıları, çarpıntı, migren, ellerde uyuşma, barsak spazmları, gaz şikayetlerinden yakınıyor. Hastalar doktora ‘Her yerim ağrıyor, dayak yemiş gibiyim, sabah bitkin kalkıyorum’ diyerek geliyor. International Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayda Uluhan, “Bu hastalık daha çok süper kadınların hastalığı. Kesin bir tedavisi yok, hastaya hayata bakışını değiştirmesi, aşırı stresten uzak durmasını öneriyoruz” dedi.

Fibromiyaljiye kas romatizması denilse de, ne iltihaplı bir hastalık, ne de romatizmal bir rahatsızlık. Birçok belirtisi var. Hastalığın tam olarak neden olduğu bilinmemekle birlikte, uyku bozukluğu olan kişilerde daha çok görülüyor.

Normalde uykunun dört evresi var. Uykunun dördüncü evresine geçemeyen kişilerde vücut gerginliğinin ertesi güne sarkması nedeniyle bu hastalığın oluşabildiğini belirten Dr. Uluhan, şöyle konuştu: “Vücudun sırt, göğüs, kol içleri, dirsekler, kalçalar gibi bölgelerindeki gerginlik noktalarındaki hassasiyet ve ağrı bölgeleriyle kendini gösteriyor.


FibrOmiyalji hastaları esas olarak kas ağrılarıyla doktora gidiyorlar. Ama iç organ kasları, spastik kolon, sinirsel kolit, baş ağrısı, çarpıntı, ellerde uyuşma, çene kitlemesi ve diş gıcırdatma gibi rahatsızlıklarla dişhekimine de başvurabiliyorlar. Yani birçok bölümü dolaşıyorlar ama teşhis konulduğunda tüm bu yakınmalar bitiyor. Hastalığın tedavisi yoktur demenin daha doğru bir yaklaşım olacağını belirten Dr. Ayda Uluhan, şunları söyledi: “Hastalara hayat tarzınızı, kafa yapınızı değiştirmeniz, zihninizi ve ruhunuzu rahatlatmanız lazım diyoruz. Aynı zamanda yaşam koşullarının da değiştirilmesi gerekiyor. Spora, kaplıcaya gitmek rahatlatıyor. Endişeyi de tedavi ediyoruz. Erkeklerde olunca daha zor, çünkü erkekler kabullenmiyor ya da kabullenmekte zorlanıyor."

Kadınlar ise daha kolay kabulleniyor. Hastaların gergin kişilik yapılarıyla, süper kadın dediğimiz işini, evini her şeyini planlayıp yapmaya çalışan bir kadın grubu var. Amerika’da 4-5 milyon kişi fibromiyalji hastalığından yakınıyor.”

Fizik tedavi fayda sağlıyor
Hastalığın tedavisinde birçok branştan destek alınıyor. Ancak fizik tedavi, egzersiz, ilaç tedavisi büyük yarar sağlıyor. Hastalığı zamana yayarak tedavi etmeye çalışmak gerekiyor. Bunun için de kan tahlillerinin ve muayenenin iyi yapılması çok önemli. "Fizik tedavi romatolog ve dahiliye uzmanı bu hastalığın teşhisini koyabiliyor. Ama testleri de yapmak lazım” dedi.


Fibromiyalji vücudun tüm sistemlerini etkiliyor. Hastaların eskiden doktor doktor dolaştıklarını şimdi tek elden çözümünün bulunduğunu belirten Dr. Uluhan, “Fizik tedavi ve romatoloji bunu tedavi ediyor, romatoloji teşhiste doğru adres, tedavide ise fizik tedavinin önemli yeri var” dedi.

Mayıs 12, 2009

KADINLARI VE ERKEKLERİ MUTLU ETME SIRLARI

ERKEKLERE....

KADINLARI MUTLU ETME SIRLARI

01.Saçlarını okşa,

02. Yücelt,
03. Şımart,
04. Gözlerinin içine bak,
05. Geleceğe ait planlar yap,
06. Dil dök,
07. Yalvar,
08. Destek ol,
09. Yemeğe götür,
10. Alışverişe götür,
11. Tekneye bindir,
12. Güldür,
13. Zeka oyunları yap,
14. Müzik dinlet,
15. Teşvik et,
16. Teskin et,
17. Affet,
18. Hayran kal,
19. Banyosunu hazırla,
20. Güven ver,
21. Kapıyı tut,
22. Asansörde kat düğmesine bas,
23. Arabasının kapısını aç,
24. Isıt,
25. Sarıl,
26. Öp,
27. Ona hasta ol,
28. Kulağına fısılda,
29. Ayaklarına masaj yap,
30. Konsere götür,
31. Onu her yerde ve her zaman bekle,
32. Tanrıçan yap,
33. Onunla birlikte rejim yap,
34. Onunla birlikte spor yap,
35. O uyumadan uyuma,
36. O uyanmadan uyanma,
.
.
.
1000. Ne istediğini önceden anla,
1001. Günde yedi kez özür dile,
1002. Sürekli onu dinle,
1003. Yorganı çekince ses etme,
1004. Yorganı titretme,
.
.
.
6789. Spor araba al,
6790. Saat al,
6791. Yüzük al,
6792. Küpe al,
6793. Traş ol,
6794. Saç seklini değiştir,
6795. Kareli gömlek giy,
6796. Yemin et,
6797. Dayan,
6798. Katlan.
.
.
.

BAYANLARA....

ERKEKLERİ MUTLU ETME SIRLARI

01. Karnını doyur.
02. Televizyonun kumandasını ver.
03. Çayını ver
04. Önünden çekil....



Mayıs 11, 2009

BİRAZ GÜLELİM DİYE!



MEŞHUR ISPANAK YEMEĞİ İLE KOCA TESTİ


Kadın akşam işten çıkar

Çocuğu yuvadan alır
Markete geçer ıspanak alır
Koştura koştura eve döner
Çocuğu soyar elini yüzünü yıkar
Kendi üstünü değiştirir
Mutfağa koşar
Bi yandan ıspanakları yıkar bi yandan çocuğun sorularına ve ihtiyaçlarına
cevap verir.
Bi yandan sofrayı hazırlar O DA NE YOĞURT ALMAYI UNUTMUŞTUR! Yoğurtsuz
ıspanak olmaz
Hemen kocasını arar.

Kocadan Kocaya değişen cevaplar:

1) Ben geç geleceğim. Toplantım var Yoğurtsuz yiyin ( laçkalaşmış koca)

2) Ben geç geleceğim Çok üzgünüm tühhhhhh Şimdi ıspanak da yoğurtsuz olmaz
ki E yoğurt getireyim kapıdan bırakayım hemen döneyim toplantı bu kaçırsam
olmaz Mazallah dağlara taşlara işten atılma sebebim olur sonra yoğurt
dökecek ıspanak bile bulamayız ( aldatan koca ya da eve gelmemek için bahane arayan koca ,ama bi yandan davicdanı sızlayan koca..)

3)Aradığınzı numaraya şu anda ulaşılamıyor........(İşte bu aldatan koca)

4) Mendebur kadın ıspanağı aldın da yoğurdu niye almadın! ('kazma' tipi koca )

5) Igggghhhh yine mi ıspanak. Otlaya otlaya sığır olduk ('kalas' tipi koca)

6) Tamam alırım (monotonlaşmış koca)

7) tamam alırım başka bişey lazım mı? ( Normal koca)

8)Tamam hayatım alırım başka bi isteğin var mı? ( Olması gereken koca)

9) Amannn ıspanakla mı uğraştın? Yapmadıysan bırak ya dışardan söyleyelim ya da dışarda yiyelim (aranılıpta bulunamayan Süper koca)



Mayıs 08, 2009

BÜTÜN KADINLARI GÖZLERİNDEN ÖPÜYORUM!


Bu yazıyı belki bir çok yerde okumuşuzdur,ama kadının,annenin halini çok güzel anlatıyor.
Bizim halimizden ancak bizler anlarız.



Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı .
Annem, 'Geç oldu, zaten yorgunum, ben yatıyorum.' dedi.
Annem kalktı, mutfağa gitti.

Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı, kaldırdı.Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çay koydu.
Şekerliğe baktı, dibinde az kalmış, üstüne ekledi.
Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diye de eti aşağıya koydu.
Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üstündekileri topladı.
Telefonu şarja koydu, telefon defterini kapatıp yerine koydu.
Sonra çamaşır makinesinden ıslak çamaşırları çıkarıp astı ve makineyi tekrar doldurdu.
Banyodaki çöp sepetini boşalttı.
Islak bir havluyu kurusun diye duş perdesinin borusuna astı.
Bir gömlek ütüledi, kopuk düğmesini dikti.
Çiçekleri suladı.
Esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu.
Çalışma masasının yanından geçerken durdu, öğretmene tezkere yazdı, okul gezisi için para sayıp ayırdı, eğildi, sandalyenin altına girmiş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu.
Kek tarifleri defterini çıkardı, arkadaşına söz verdiği tarifi bir kağıda yazdı, çantasına koydu.
Bakkaldan alınacakları not etti, notu da çantasına koydu.
Sonra gitti, 3'ü 1 arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı.
Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü.
Tırnaklarına baktı, törpüledi.
İçeriden 'sen yatmaya gitmemiş miydin' diye seslenen babama şimdi gidiyorum' deyip köpeğin su kabını doldurdu.
Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı.
Kardeşimin odasına gitti, oğlan uyumuş, lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları toplayıp sepete attı.
Bana geldi, 'haydi yat artık, biraz da yarın çalışırsın,' dedi.
Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazırladı.
6 maddelik acil işler listesine 3 madde daha ekledi.

Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi.
İşte o sırada babam televizyonu kapattı, ortaya öylece bir 'ben yatıyorum' dedi ve gitti yattı.

Sizce bu işte bir gariplik yok mu?
Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyor musunuz?

ÇÜNKÜ KADINYAPISI UZUN ÇEKİŞLİ (ve işleri bitirmeden öyle çabuk çabuk ölemezler)!

Kaynak:

ailem.com

ERKEKLER DE OKUSUN!




YAŞAMIN MUCİSESİ KADIN!

Bir kadının içinde neler saklıdır? Dünya var olduğu günden beri cevabı bulunamayan soruların başında kadın gelir. Her hücresinde farklı kodlar olan, yeryüzünün en çözülemeyen bilmecesidir. Henüz kadın bile kendini tam olarak anlayamamış ve kendi bilinmezliğinde boğuşurken, tıp, psikoloji, mistizm dahil hiçbir branş insan doğasının %100’ünü çözememişken; kadına kendini anlatmak çok zor.

Hemcinslerimle konuşurken, ben bile çoğu zaman anlamakta zorlanırım. Öyle büyük bir denizin dalgalarıyız ki; öyle derin uçurumlarımız var ve öylesine karışık görünen ama çok kolay, basit metotlarla yönetilebiliyoruz ki; karşı tarafı çıkmaza götüren bu olmalı.

Bir kadın, ruhunda büyük güçler taşır. Anne olsun ya da olmasın, yaratıcılık özelliğinden dolayı üstünlüğü vardır. İnsan eşitliği gibi bir durumdan bahsetmiyorum. Orada zaten hemfikiriz. Anlatmaya çalıştığım, kadının alt beyninde küçük bir Tanrı’nın yaşadığıdır. Bu kadını Yaradan’a yakınlaştırır.

Tüm yaratıcı niteliklerini içinde barındıran kadın, sosyal hayatın karmaşasında bu özelliklerini unutur. Aslında unutmaz ancak yaşam sorumluluğu öyle büyük bir yük olur, biner ki omuzlarına, kendi keyfine varmaya fırsatı kalmaz. Zamanla yaşamın her durağı değişime uğratır kadını, zarafetini, ruhunu, bedenini, beynini yavaş yavaş değiştirir.

Öğrenip kirlendikçe, insanın vahşi yanına daha çok yaklaşır. Oysa kadın, sonsuz evrendeki en asil yaradılış formudur. Burada olması sadece dünyaya daha güzel bir yaşam biçimi, vizyon, hassasiyet sunmak içindir. Kadın görevli bir melektir. Erkeğin kaba ve avcı yanını törpülemek, bulunduğu yere zevk ve mutluluk vermek için gelmiştir. Kadın demek, değişim demektir.

Peki, sonra ne olur? Düzen, kadının asli görevi olan değişim çabasının üstüne basar ve asıl değişim kadında oluşur. Önce şaşırır kadın, kötülüğe, acıya maruz kalınca, kendi kendini sorgulamaya başlar. İnanamaz, bu kırılganlık ve zarafete sahip bir varlığa nasıl bu denli acımasız davranıldığını sorar. Canı acıyan her canlı gibi, zamanla güvenlik kalkanları oluşturmaya başlar. Gittikçe sertleşir, içine acımasızlık tohumları eker, gerçi ekse ne olacak? Büyütemez ki! Gücü yetmez, her şeye rağmen gönlü elvermez. İçindeki peri kızı engeller. Ama kalınlaşır duvarları, zamanla çevresindekilere benzemeye başlar. Susar çoğunlukla, gözyaşlarını kan olur içine akıtır.

Nefes aldıkça büyür, kirlenir, dirense de, hangi beyaz siyaha karşı durabilmiştir? Saklayabildiği, kaçırabildiği kadarını temiz tutar. Fırtınalarla, savaşlarla uğraşırken, kırılır kanatları. Uçmayı, gitmeyi, kaçmayı istese de kalır. Yalnız ve hüzünlü gecelerde tek başına ağlar ama artık acizliğini göstermemek için taktığı bir çok maskesi vardır.

Her kadın yaşamının bir yerinde bu noktaya, en azından yakınına gelir. Bazıları uzak kalmıştır çatışmalardan, onlar kadınlığını diğerlerine oranla daha çok korur. Hangi çerçeveye koymuş olursa olsun resmini, gün gelir sararır gülüşler. Eskiyen ama dokusunu koruyan bir fotoğrafta gizli kalır kadın.

Bir kadın, sadece sevgi ve güveni bulduğu ancak gerçekten inandığı yerde özüne döner. Çıkarır kanatlarını, yaralarını sarar, yüreğinin üstündeki kirleri temizler. İşte, o zaman görür erkekler gerçek kadını. Sihirli elleri değer sevdiğinin yaşamına, değiştirir dokunuşuyla, zevkiyle, sevgisiyle etrafını. Bir erkeğin hiç görmediği kapılar açar, harikalar dünyasına uzanan.

Her kadın özünde bir melektir. Yaşamınıza mucizeler istiyorsanız, kadınınızı sevin, güvende hissettirin ve hayatınızda renk renk çiçeklerin açmasını izleyin!

Kaynak:
kadin.tr.msn.com

Foto:
media.photobucket.com

Mayıs 07, 2009

BİR CENİNİN HATIRA DEFTERİ


Ben çok etkilendim,bir duygu bu kadar yürekten anlatılabilir


Gözlerim yoktu, gözlerimin olmadığını bir Sen gördün.
Görmüyorum. Görme isteğime bile körüm.
Görmek istediğimi bilmiyorum.
Gözlerim yok.
Ne renklerden haberim var, ne şekilleri tahmin edebilirim.
Sen bana gözlerimi verdin.
Görmek istediklerimi de Sen verdin.
Görme isteğimi gördün.
Ben görmek istiyor bile değilken, beni gördün.
Gözümün göreceklerini gördün.
Gözümü verdin, gözümün göreceklerini verdin.
Işığı ve gölgeyi, her şeyi, her şekli, her rengi...
Sen gördün, Sen verdin.
Elim yoktu, Sen elimden tuttun.Elimden tutan yok.
Tutunacak bir dal da bilmem.
Ellerim yok.Ne avucumda avunacak bir şeyim, ne elde tutmak istediğim.Yok.
Sen bana el verdin.
Beni elimden tuttun. Elimden tutacak ana baba verdin.
Elde edeceklerimi Sen hazır ettin.
Herşey Senin ‘kudret eli’ne tutundu.
Ben, ellerim ve elde edeceklerim, öylece ele avuca geldi.
Sağırdım, bana Sen kulak verdin.
Bir haber yok, kötüsü bile.
Sesler uzak, müzik yabancı, ahenk dargın. İşitemiyorum.
Kulaklarım yok. Bana Sen kulak verdin.
Kulaklarım oldu.
Dalgaların sesini işiten, mahrem fısıltılardan haberli kulaklarım oldu.
Kuru yaprağın dalından düşüşünü duyan, rüzgârın ıslığına ritim veren, yağmurun yağışına ahenk katan, her notada ruhuma yeniden üfleyen Sen’sin.
Bana kulak verdin. Herşeyi, her an işiten Sen.
Ben kulak sahibi değilken, işitmek istediklerini işittin.
Ben müzikten bilmezken, ben rüzgârın ve denizin sesini işitmezken, ben annemin sesini tanımazken, ben sağır iken, beni Sen işittin, arzularıma Sen kulak verdin, iç çekişlerimi Sen duydun.
Beni işittin, işitmek istediklerime Sen ses verdin.Beni işitir eyledin.
Dilim dönmüyordu, Sen bana söz verdin.
Dilim dönmüyor. Sesim çıkmıyor.
Dudaklarım suskun.
Konuşma yok, bir hece bile.
Damaklarıma hiç değmedi dilim.
Her dudak arasını gül bahçesine çeviren o ince çizgi, bir tebessüm yok, tebessüm eden de yok. Öpecek yok beni. Ve öpemem de.
Daha dudağım dudağıma değmedi. “Ağzı var dili yok” bile değilim.
Dilim yok, ağzım da, damaklarım da, dudaklarım da...
Lezzetleri bilmiyorum. Dilimi tuza bandırmadım daha.
Damağımda şeker tadı hiç gezinmedi.
Dudaklarıma pınar suyu değmedi.
Ve Sen bana damak verdin.
Dudak verdin. Dil verdin. Söz verdin.
Dudağıma gökten soğuk sular değdireceğine, damağıma lezzetler ihsan edeceğine, dilime şiirler dolayacağına söz verdin.
Ve söz verdin ağzıma.
Konuşan Sen. Konuşan Sen.
Taşları, dağları, denizleri konuşur eyleyen Sen dilime kelam verdin.
Söz verdin ağzıma.
Sözden anlayan dostlar verdin.
Ben tebessümden habersizken, ben gülmeyi bilmezken, bana rahmetinle Sen tebessüm ettin.
İki dudak verdin, bir dil.
Cümle dudakları gül eyledin.
Gülücükler verdin.
Güller verdin.
Ayaklarım yoktu, beni varlığa Sen yürüttün.
Çıkış yok. Yollar kapalı. Ne dağlar, ne vadiler yürünesi değil.
İki ayağım çukurda, yokluk çukurunda.
Adım atacak yer yok.
Ayaklarım yok, güzel ayakkabılarım da.
Çiçekli çoraplarım, yeni örülü patilerim kayıp.
Coşkuyla koşacak kimsem yokken, ağır ağır yürüyeceğim yolları bilmezken, Sen beni bilinmez yollardan geçirdin.
Ayaklar verdin.
Yokluktan varlığa yürüttün bedenimi.
Hiç yoktan ayağa kaldırdın beni.
Yol verdin.Ve çiçekli çoraplar ve güzel ayakkabılar verdin.
Ayaklarımı verdiğin gibi, yürünesi yolları, dağları, denizleri ve vadileri ayaklarımın altına serdin.
Gelmeye yüzüm yoktu, Sen bana yüz verdin.
Beni tanımıyordu annem babam bile.
Varlığımdan bile haberli değillerdi.
Ben de bilmiyorum var olduğumu.

Var olma arzumun bile farkında değilim.
İnsan olduğumu da bilmem. “Anılmaya değer bir şey” değilim.
Kimse saymıyor beni.Adım yok, adam yerine koyulmuyorum.
Yüzüm yok.
Çatık bir kaşım, gamzeli bakışlarım yok.
Saçlarım, kirpiklerim yok.
Kaşlarım kirli bile değil; yok.
Yüzüme çamur bulaşmamış, çünkü yok.
Şekilsiz, biçimsiz, kaba, belirsiz ve korkunç görünüyorum.
Böyle görseydi beni annem, belki yüz vermezdi bana.
Yüzüme bakamazdı.
Yüzüme bir Sen baktın.
Bana Sen yüz verdin.
Yokluğun kirli, çirkin maskesini yüzümden indirdin.
Rahman suretini indirdin yüzüme.
Annemin gözlerine değesi, “bebek yüzlü” tenler giydirdin ete kemiğe.
Kirpiklerimin ucuna gamzeli bakışlar düşürdün.
Ve yanaklarıma gülücükler saldın.
Saçlarımı verdin, “zülf-ü yâr” olası çizgiler çizerek, kaşlarımı eğri kıldın yay gibi, bakışlarıma nur verdin ay gibi.
Karşısına vurulası aşıklar koydun.
Güneşi göz ucuma Sen getirdin.
Bilmezdiler oysa varlığımı. Tanımazdılar beni.
Sen yüz vermesen, yüzümü kalplerine âşina eylemesen, yüz süremezdim annemin yüzüne. Hayatı yitirdiğimde de, bana yeniden hayat verecek Sensin.
Bir gün toprağa yüz sürdüğümde de, tanımayacaklar yine.
Yüzüme bakamayacaklar. Varlığımı belki hesaba katmayacaklar.
Taşlara kazıyacaklar adımı en fazla.Unutmamak için.
Ama beni hiç unutmayacaksın Sen.
Beni bilecek, beni tanıyacak, benim hatırımı Sen soracaksın.

Gözümü ve gördüklerimi gören, elimi ve elimdekileri tutan, dilimi ve dilimdekileri konuşturan, dudağıma tebessümden güller koyan, ayaklarımı yokluktan varlığa ulaştıran, var olmaya yüzüm yokken bana yüz veren Sen; çürümüş kemiklerimi, toprağa düşmüş ellerimi, karanlığa akmış gözlerimi, erimiş dudaklarımı, yokluğa kaymış ayaklarımı, işitmez olmuş kulaklarımı, yitik tebessümümü, unutulmuş yüzümü,Verir de yine Sen verirsin elbet.Yine, yeni, yeniden diriltirsin beni.Ey Hayatı Veren ve Ey Hayatın Sahibi.

Dr. Senai Demirci

Kaynak:zaferdergisi.com

Mayıs 06, 2009

ELLERİMİZ BİZİ ELE VERİYOR!

AÇIK ELLER

Karşınızdaki insanın elleri açık duruyorsa yani avuçları gözüküyorsa, onun olduğu gibi görünmekten hoşlanan, pek birşey gizlemeyen, sır saklamasını da bilmeyen biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu insan ayrıca cömert sayılabilir. Hele avucu gözüken ellerin parmakları da açıksa yani parmaklar arasında açıklık varsa bu insan son derece cömert olacaktır. Kapalı Eller Otururken avuçları gözükmeyen, yani yumruk yapılmış ellerin sahibinin her şeyi gizlemeye meraklı, duygu ve düşüncelerini kendisine saklayan, gizlilik içinde hareket etmeyi seven, paraya da büyük önem veren birisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu insandan para almak hemen hemen olanaksızdır.

YARI AÇIK ELLER

Yarı açık veya yarı kapalı eller daima en iyi sayılanlardır. Bu elde parmaklar hafifçe içeriye doğru bükülmüştür, fakat parmaklar avucu kapatmamaktadır. Yani avuçlar gözükmemektedir. Bu elin sahibi gerektiğinde sır saklayabilen, akılcı duygularla kafa arasında denge kurabilen, parayı da uygun şekilde harcayabilen biri olabilir. Kendisi ne cimridir ne de yeterince cömerttir.

CANSIZ ELLER

Bazen ellerin adeta sarktıklaını görürsünüz. Ellerin sahibi onları unutmuş gibi davranmaktadır. Bu tip elleri gördüğünüzde sahibinin dalgın, iyi düşünmeyen, kendi başına karar veremeyen, iradeden yoksun biri olduğunu söyleyebilirsiniz.

CANLI ELLER

Eller sakin duruyor fakat her an harekete geçecek gibi görünüyorsa; yani parmaklarda, avuçta
bir gerginlik varsa iyi sayılır. Bu ellerin sahibi akılcı, kararlı, yaşamı seven, zekasından kolaylıkla yararlanabilen biri olabilir. Fakat ortada hiç neden yokken sıkılmışsa, yani yumruk halini almışsa karşısında son derece kararlı, bildiğinden şaşmayacak biri var demektir.

ELLERİN YERİ

  • İncelemekte olduğunuz kişi ellerini nereye koyacağını bilememektedir. Bu elin sahibi çekingen, içine kapanık, toplum ilişkilerinde pek başarılı olamayan, çabuk tepki gösteren, kendine pek de güvenmeyen biri olabilir.
  • Bazı insanlar yürürken ellerini önde kavuştururlar. Bu tipler duygulara kapılmayı istemeyen, sakin, kendinden emin kimseler olabilirler.
  • Yürürken ellerini arkaya kenetleyenler, kendine güvenen, daima haklı olduğuna inanan ve bazen de üstün olduklarını sanan kimselerdir.
  • Yine bazı tipler bir kolu dirsekten kıvırıp vücuda dayarlarken diğerini de yanda sallarlar. Bu insanların kendilerine güvendiklerini ve başkalarını da yönetmeye hevesli olduklarını bilmelisiniz.
  • Yürürken elleri açık ve kolları hızla sallanan kimseler genellikle iyi niyetlidirler. Onlar hareket halinde olmayı isterler.
Ben 'canlı eller ve yürürken elleri açık yürüyen 'sınıfındanım....Bu arada salaklık derecesinde cömert ve merhametliyim.


Mayıs 05, 2009

KADINLARIN BEYNİNDEKİ ÇOCUK SEVGİSİ BÖLÜMÜ VE AŞK BÖLÜMÜ AYNIYMIŞ!












Kadın evde çalışıyor mu,çalışıyor.Evdeki çalışma yok sayılıyor ülkemizde.Buna da görünmeyen emek diyorlar.Eğer kadının ekonomik özgürlüğü yoksa ,kocasının kazandığından oda geçimini sağlıyor."Al buda senin karıcım, kendin için harca "diyecek çok az erkek var.

Ya köydeki emekçi kadın!Onun emeği hiç mi hiç görünmüyor...
Yani kadına karşılıksız para yok...Kocada dışarda çalışıp ekmek getiriyor eve diyoruz .O da yoruluyor.Tamamda kadının yükünü hafifletmek ,ona değerli olduğunu göstermek gerekmez mi...Kocalar birgün,sadece birgün evde her şeyle ilgilensin ve çalışsınlar da görelim.

Ya çalışan kadınlar,hem evde hem de işte emek veriyorlar.Evdeki emeğin karşılığı yine yok.Yapmak zorunda ya...Buna da görünmeyen emek diyorlar.
Eğer İngilterede durum buysa vay bizim kadınların haline!

Birazda bizde hata galiba,hata da demiyelimde genlerimiz suçlu diyelim...Evet öyleymiş.Bunuda yeni öğrendim.Çok ilginç;kadınların beynindeki çocuk sevgisi bölümüyle aşk bölümü aynıymış .
Onun için mi bazen kocalarada çocuğumuzmuş gibi davranıyoruz...


alıntı ; Aşağıdaki araştırmayı olduğu gibi akatarıyorum .

Daha ucuz ve güvencesiz görülen kadın emeğinin karşılıksız değeri hesaplandı. Kadınların bir yılda karşılığı ödenmeyen, 80 bin liralık ev işi yaptığı belirlendi.
İngiltere'de yapılan bir araştırmada, kadınların ev işleri ve çocuk bakımı için haftada ortalama 74 saat vakit harcadıkları, bu iş başkasına yaptırılmış olsaydı bu kişiye 32 bin 812 sterlin (80 bin lira) ödenmek zorunda kalınacağı hesaplandı.

Daily Telegraph ve Daily Mail gazetelerindeki haberde, kadınların çocuk bakımına haftada ortalama 33 saat harcadıkları, bunun çocuklarının bakımına 21,5 saat ayıran erkeklerinkinden yüzde 50 daha fazla olduğu belirtildi.

Bir sigorta şirketinin yaptığı araştırmaya göre, ev kadınları haftada 82 saat ev işi yaparken, dışarıda tam zamanlı çalışan bir kadın ev işlerine 55 saat ayırıyor.

Sigorta şirketi, kadınların yaptığı ev işlerinin yıllık değerinin 2005'te yapılan benzeri bir araştırmadakine göre 8 bin sterlin (yaklaşık 20 bin lira) arttığını kaydetti.
Yaptıkları işin bu yüksek değerine karşın, kadınların sadece yüzde 53'ünün hayat sigortasının bulunduğu belirtildi.

Mayıs 04, 2009

DÜNYANIN EN GÜZEL İŞİ!



Avustralya'da tropikal bir adanın bakıcısı olarak "dünyanın en iyi işini" kazandı.

Altı ay boyunca Avustralya’da bulunan Hamilton Adası’nın bekçiliğini yapacak olan Wang’e 11 finalist arasından aldığı iş için toplam 150 bin Avustralya doları (yaklaşık 174 bin TL) ödenecek.
Fiziksel performansa dayalı bir dizi müsabaka sonucunda seçilen Wang, paraşütle atlama ve dağcılıkla uğraşan bir sporcu. Wang, internetten yapılan oylama sonucunda, en yakın rakibini ufak bir farkla geçerek yarışmayı kazandı.

Yarışma, Queens0land ve civarının doğal güzelliklerine dikkat çekmek ve adada turizmi canlandırmak için yapılıyor. Wang’in göreviyse sadece adada yaşamak ve iki haftada bir blog’una adayla ilgili notlar yazmak.

Ben Southall isimli 34 yaşındaki vakıf çalışanı, 34 bin başvuru arasından seçilen 15 kişi arasında mülakata kalmayı başardı. Southall, Quensland Turizm İdaresi yetkilileri tarafından yapılan bire bir görüşmelerin ardından Hamilton Adası'nın bekçiliğine en çok layık görülen kişi oldu.

www.rotahaber.com






Mayıs 02, 2009

KADINLAR AZICIK MERAKLI MI!



Tatile çıkmış bir grup kız arkadaş, beş yıldızlı bir otelin önünden geçerken bir An duraklarlar. Otelin kapısında; "Yalnızca bayanlar için..." yazan bir Afiş asilidir.Yanlarında eşleri ya da erkek arkadaşları olmadığı için, bu otelde konaklamaya karar verirler.

Resepsiyondaki akıllara ziyan derecede yakışıklı genç, bayanlara otelin "usulleri" üzerine küçük bir brifing verir: "Otelimiz beş katlıdır. Teker teker katları çıkın.Arzunuza hitap eden katta kalabilirsiniz. Hangi katta ne olduğunu açıklayan küçük tabelalar size yardımcı olacaktır.Yalnız dikkat edin, bir kez üst kata çıktınız mi, bir daha bir alt kata inemezsiniz.

Mükemmel adamın peşinde bizimkilerin içini bir heyecan kaplar. Bu epey ilginç bir tatil olacağa benziyordur.Hemen merdivenlere davranırlar.

Birinci kattaki tabelada; "Bu kattaki erkeklerin hepsi kısa boylu ve vasat tiplidir," yazmaktadır.Hep birlikte burun kıvırıp, ikinci kata doğru hareket ederler. Buradaki tabelada çok parlak şeyler vaade etmez: "Bu kattaki erkeklerin hepsi kısa boylu ve yakışıklıdır."kadınlar"lar elbette ki buna da bir omuz silkerler. Üçüncü kata geldiklerinde gözlerine üzerinde; "Bu kattaki erkeklerin hepsi uzun boylu ve vasat görünümlüdür," yazan tabela çarpar... "Doğal olarak"dördüncü katta şanslarını dememeye karar verirler.

Nihayet karşılarına; "Bu kattaki erkeklerin hepsi uzun boylu ve yakışıklıdır, " yazan ilan çıkar. Fakat yine de o galeyan içinde, hala yukarıda bir kat daha kalmış olduğunu hatırlarlar...

Kısa ama yoğun bir istişare sonucu, son katta şanslarını denemeye karar verirler. Öyle ya, sonuçta her çıktıkları kat, bir öncekinden daha iyi bir "çeşit" vaad etmektedir.

Heyecanla besinci ve sonuncu kata tırmanırlar. "Zirve"deki tabelada yazanları dehşet içinde okurlar:

"Burada erkek falan yok.Bu kat,yalnızca kadınları memnun etmenin bir yolu olmadığını kanıtlamak amacıyla inşa edilmiştir..."



Mayıs 01, 2009

Nisan 30, 2009

SİZİN DOĞUM GÜNÜNÜZDE.








Belkide görenler vardır ama,akşam akşam bu siteyi verdim, görün bakın,eğlenin!

Sizin doğum gününüzde neler olmuş,siz kimsiniz...

http://www.hediyedenizi.com/DogumGunu/dogum_gunu.php

GÖZ GÖRMESE DE,YAŞASIN KARDEŞLİK!


@ysed arkadaşımdan KARDEŞLİK ödülünü aldım.Ödülün adı bile çok güzel.Kendisine çok teşekkür ederim.Birbirimizi görmesekte sanal alemde çok şeyler paylaşılıyor.
Bende bu ödülü bütün KARDEŞ BLOGLARA canı gönülden gönderiyorum.

papagancigliklari.blogspot.com
pammuk.blogspot.com
deryayla.blogspot.com
mormakas.com
yldoz.blogspot.com
keyiflihobiler.blogspot.com
nazpeki.blogspot.com
ustagiremez.blogspot.com

Nisan 29, 2009

BİR KADIN NASIL UYANDIRILIR!!!!


Hem çok güldüm hem de hayıflandım,Türk kadınları bu kadar zavallı mıdır diye...
Kendimi düşündüm...benden önce kalkan olmaz ki,saat çalar ben fırlarım yataktan.

Duyun ulennnn!!!Şu resimdeki gibi uyandırılmak istiyorummm!!!

Bir İngiliz, bir Fransız, bir Amerikalı, bir Türk...Diye başlar hikaye. Bu sefer erkekler değilde kadınlar gelir bir araya...
Önce, İngiliz hatun başlamış anlatmaya.
-Benim eşim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alır. O gülü tüm vücudumda gezdirerek beni uyandırır.
Amerikalı atlamış hemen,
-Aaaaa benim eşim de çok romantiktir. Sabah ayak ucumuzdaki pencereyi açar. Hafif rüzgar ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu gezerek beni uyandırır ve eşim mutlaka başucuma bir çiçek bırakmış olur.
Fransız gülümsemiş kendinden emin,
- Bunlar ne ki.Benim eşim her sabah ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu ve en son da dudaklarımı öperek uyandırır beni her sabah. Ben her sabah, mutluluğun doruklarında uyanırım.
- Sıra Türk hatununa gelince, o şaşkın şaşkın diğerlerine bakmış ve demiş ki,
-Ben öyle oros.....lardan anlamam.
Çişim gelir, uyanırım...


MİM OLAYI

Dolunay ve adadeniz tarafından mimlenmiş bulunuyorum.

1. Yıl sonunda zengin olmak koşulu ile bir yıl boyunca her gece kabus görmek ister miydiniz?


Ben rüya görmüşsem kesin çıkıyor.Ama hiç kabus görmek istemem doğrusu.Para için uykumu feda edemem.
2. Kör olma ve sağır olmak arasında nasıl bir seçim yapardınız?

Allah korusun ama galiba sağır olmak daha iyi,evlerden ırak olsun.

3. Öleceğiniz anı bilmek ister miydiniz?

İstememmmmm...

4. Bu gecenin son geceniz olacağını öğrenseniz, birine söylemediklerinizden dolayı üzülür müydünüz?

Aslında söyliyemiyeceğimiz şeyler olmasın.

5. Eviniz yanıyor, aileniz ve siz kurtuldunuz. Son bir kez daha eve girme şansınız olsa, neyi kurtarırdınız?

Eğer şansım varsa ve yanmıyacaksam değerli kitaplarım var onları alırdım.

Bitti...Ya bu mim biraz gerdi beni...Kimi mimleyeyim şimdi.
Kimse gerilmesin istiyorum.

Nisan 28, 2009

STRESİNİZİ ÖLÇÜN

Resmin üzerine tıklayın.

Ben çok az bir titreşim gördüm.Demek ki birazcık stres var.Çok stresli olanlarda fırıldak gibi dönüyor bu görüntü...

Nisan 26, 2009

ERKEKLERİ ERİTEN "KADINSAL DAVRANIŞLAR"





Kadınların hepsi erkeklerin aslında hangi kadınsı davranışlardan etkilendiğini merak eder ve bu konudaki önerileri asla gözden kaçırmazlar. Erkekleri kimi zaman şirin, kimi zaman seksi, kimi zaman çılgın veya uyumlu davranışlarınızla siz de büyüleyebilirsiniz.
Bunları okuduktan sonra gözlemlerin doğruluğuna siz de inanacaksınız.



  • Her ne kadar dudak parlatıcılarının yapışkanlığından şikâyet etseler de, ıslak görünümlü parlak dudaklar erkekleri cezbeder.
  • Çoğu erkek kadınların çantalarında taşıdıklarıyla dalga geçse de her duruma yönelik eşya taşımaları onları çok etkiler.
  • Erkeklerin çoğu evlerinde düzensizdir. Evlerini düzene sokan kadınlar erkekler için vazgeçilmezdir.
  • Bahaneye gerek duymadan sadece aklınızdan geçtiği için telefon etmeniz, kendi içlerinde itiraf edemeseler bile erkekler için etkileyicidir. Bu, onu düşündüğünüzü belli edecek özgüvene ve samimiyete sahip olduğunuz anlamına gelir.
  • Kadınların yumuşak ve mis kokulu elleri erkekler için vazgeçilmezler arasındadır. Ellerinizin her zaman bakımlı ve mis kokulu olmasına dikkat edin.
  • Kadınların koruyucusu gibi hissetmek erkekler için gurur verici bir davranış olduğundan, etkileyicidir.
  • Bakım için tonlarca para döktüğünüzden yakınsalar bile, kadının bakımlı olması erkekleri etkileyen en önemli faktörlerin başında gelir.
  • Kadınların eşyalarına gösterdikleri özen, erkeklerin gözünde sadakat ve özveri simgesidir. İlişkinize gösterdiğiniz özveriyle ne kadar sadık ve güvenilir olduğunuzu anlamasını sağlayabilirsiniz
  • Kadınların bakımlı olmalarına dikkat ettikleri kadar, sade ve doğal olmalarına da dikkat ederler. Abartılı makyajlar veya giysiler, sade ve doğal haliniz kadar onları etkilemeyecektir.
  • Yaşantısının her alanında başarılı, ne istediğini bilen ve yardım sever kadınlar erkekleri cezbeder.
  • Çocuklarla iyi anlaşan ve onları seven kadınlar erkekleri etkiler.
  • Birçok erkek, gömleğini veya tişörtünü kadınların üzerinde görmekten çok hoşlanır.
  • Bazı erkekler, kadınların tırnaklarına özenle oje sürmesinin çok estetik ve etkileyici olduğunu düşünür.
  • Özel eşyalarını emanet ederek onlara duyduğu güveni belli eden kadınlar, erkekleri etkiler.
  • Her ne kadar kokulu mumlardan, ambiyanstan anlamıyor gibi gözükseler de birçok erkek böyle şeyleri baştan çıkartıcı bulur.
  • Bazen, erkeklerin kadınlarla kasten inatlaştıklarını unutmamak gerekir. Kimisi inatlaşan kadınları çok çekici bulurken, kimisi de çocuk gibi küsen kadınları çok şirin bulur.
  • Bacakları ve kalçayı her ne kadar çekici gösterse de çok yüksek topuklar sanıldığının aksine erkeklerin ilgisini fazla çekmiyor; özellikle de üzerlerinde durmakta zorlanıyorsanız.
  • Erkeklerin kalbine giden yol, boğazlarından geçer. Özenerek hazırladığınız yemekler, onlar için vazgeçilmez olmanızı sağlayabilir.
  • Eleştirmelerine rağmen kadınların duygusallıklarını yansıtabilmeleri onlar için önemlidir çünkü hiçbir erkek duygularını rahatça ifade edemez.
  • Giyimlerinden, yemeklerine kadar onlara özen gösteren kadınlar erkekler için etkileyicidir. Bu, ilişkilerine ne kadar özen gösterdiklerinin bir işaretidir.
  • Cinsel hayatınızda bastan çıkarıcı olsanız bile, erkeklerin aslında şehvetin habercilerinden (imalı bakışlar ve sözler gibi...) etkilendiklerini unutmayın.
  • Erkeklerin zevklerine ve alışkanlıklarına anlayış gösteren kadınlar, onlar için daha vazgeçilmezdir.
  • Birçok erkek, kadınları banyo yaparken izlemekten keyif aldığı gibi, onları banyo yaparken düşünmenin bile çok cezbedici olduğunu itiraf ediyor.
  • Hatırlamaları için erkekleri zorlamadığınız sürece özel anlarınıza dair tarihleri es geçmemeniz onlar için etkileyicidir.
  • Kadınların uzun sürede hazırlanmaları erkekler için işkencedir ancak kadınları soyunurken izlemeye bayılırlar.
  • Arkadaşlarının ve başkalarının yanında söylemediğiniz sürece, özel hitaplarla ona seslenmeniz erkekleri çok etkiler.
  • Her ne kadar kadınların ilgi alanlarından anlamasalar da, kadınların bu konulardaki sağduyusu birçok erkek için etkileyicidir.
  • İşte bir klasik: Erkeklerin çoğu ilk bakışta kadınların kalçalarından etkilenir.
  • Birçok erkek romantizmi yaşarken müziğin etkileyici olduğunu düşünür.
  • Bir erkek bir kadından gerçekten hoşlanıyor veya onu seviyorsa, onu uyurken izlemenin tarifsiz bir duygu olduğunu düşünür.
  • Beklenmedik sürprizler erkekler için her zaman etkileyicidir.
  • Evde temizlik veya yemek yaparken bile onların gözünde çekici olduğunuzu biliyor muydunuz? Sebebi gayet açık, doğal halinizlesiniz.
  • Erkeklerin her söylediğini dikkatle dinleyen kadınlara bayılırlar.
  • Sürprizler karşısında kadınların yüzünde beliren çocuksu tebessümler ve gözlerinin parıldaması erkekler için vazgeçilmezdir.
  • Onları her ortamda iyi temsil eden kadınlara daha çok bağlanıyorlar.
  • Bazı erkekler kadınların onları elleriyle beslemelerinden çok hoşlanırlar, onlara göre bu yakınlığın göstergesidir.
  • İhtiyaç duyduktan anlarda onları yalnız bırakmayan ve desteğini esirgemeyen kadınlar erkekler için vazgeçilmezdir.
  • Onlar için özenle seçtiğiniz iç çamaşırları baştan çıkarıcıdır.
  • Rahatlıkla her şeyi paylaşabildikleri, konuşabildikleri kadınları daha etkileyici bulurlar.
  • Erkekler hastalıkları boyunca yanlarından ayrılmayan kadınları severler.

Nisan 25, 2009

VAY ANAM VAY!!!!


Evli bir çift
cadılar partisine davetliydi. Dışarıya çıkmak için hazırlanırlarken kadının migreni tuttu, evde kalmak zorundaydı.

Kocasına, partiye yalnız gitmesini, onun eğlencesini bozmak istemediğini söyledi.

Biraz tartıştıktan sonra adam kostümünü giydi ve partiye gitti kadın da birkaç aspirin alıp yattı.
Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandı ve partiye giderek kocasına sürpriz yapmaya karar verdi.
Tam hazırlanırken 'acaba ben yanında değilken kocam neler yapıyor' diye düşündü ve kocasının kendisini tanımaması için değişik bir kostüm giyerek partiye gitti.

Oraya vardığında bir kenarda onu izlemeye başladı.
Kocası arka arkaya değişik kızlarla ve onlarla çok yakınlaşarak dansediyordu, nereye kadar gidebileceğini görmeye karar verdi.
Kocasına yaklaştı,Onunla çok samimi bir şekilde dansetmeye başladı,kulağına dışarıya çıkabileceklerini fısıldadı.

Arabalardan birine girerek seviştiler ve gece yarısından önce maskeler çıkarılmadan kadın eve gitti, kocasının dönüşünü beklemeye başladı.
Adam sabaha karşı 01.00 sularında döndü ve doğru yatağa gitti.

Kadin : 'Parti nasıldı kocacığım' diye sordu,
Adam : 'Sensiz hiç eğlenemedim tatlım' diye yanıtladı.
Kadın : 'inanmıyorum' diye cevapladı, 'Bahse girerim çok eğlenmişsindir'
Adam : 'Gerçekten hayatım. Partiye gittiğimde bazı arkadaşlarla sıkıldık, altkata inip bütün gece poker oynadık. Fakat kostümümü ödünç verdiğim o Allah'ın cezası herif bir eğlenmiş, bir eğlenmiş,anlata anlata
bitiremedi...



Nisan 23, 2009

YORUM SİZİN!


Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ın dün geceki bölümünde Ergenekon'un 12. Dalgası ile gündemin ilk sırasına oturan Türkan Saylan ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği konuşuldu... Türkan Saylan'ın evinden gerçekleştirilen yayına Müjdat Gezen, Ayşe Kulin, Tan Sağtürk ve Bedri Baykam ile bursiyerler ve burs verenler konuk olurken, Prof. Dr. Türkan Saylan rahatsızlığı nedeniyle programa hastaneden katıldı. İşte Saylan'ın açıklamaları;

- Yasaların hiçbirisi doğru düzgün uygulanmadan bir nevi yargısız infaz yapılıyor.

- Deprem zamanı izinsiz para toplama hatta bir tuvalet kağıdını niye aldınız tüzüğünüzde yazmıyor gibi komik şeylerden tutup yargıladılar bizi. Hepsinden beraat ettik. - Herşeyi toplayıp gittiler ve geri alamıyoruz. Burslarla ilgili belgeler gelmedi hala. - Ben fırsat eşitliği istiyorum. Her çocuk okumalı.Mücadelemin sebebi bu.

- Neden belli bölgelere daha fazla burs veriyorlar gibi konulara takılıyorlar ya ; eğitim gören çocuklar cumhuriyetin bireyi oluyorlar, vatandaş oluyorlar. İşte ben bu yolla eğitim yoluyla terörün biteceğine inanıyorum. - Burs verdiklerimiz arasından PKK'lı olan varsa bunu araştırırız doğru olduğunu öğrendiğimiz an burstan çıkartırız. - O bölgenin insanı bize inanıyor onlara baskı yapmadığımızı hissettiği zaman biz niye dağlara çıkalım diyor.

- Bir öğrencinin bizden burs alabilmesi için yoksul olması ,çalışkan olması gerek. - Başörtülüye de eğitim veriyoruz ,meslek edindirip okuma yazma öğretiyoruz. - Başörtülülere karşıyım imajı verilmeye çalışılıyor.Böyle bir şey yok. Biz asla ve asla başörtüsü karşıtı değiliz. Kimsenin de karşı olmaması için elimizden geleni yaparız.Hepsi kardeşimiz komşumuz dostlarımız fakat eğitim ve resmi kurumlarda yasak ve biz de yasalara uyan insanlarız hepsi bu.

- Hakkımda misyonerlik iddiaları var. Doğru. Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim misyoneriyiz biz.

- Zavallı anam İsviçre'li ve Hristiyan olduğu için bu iddiaları ortaya atıyorlar.Belli bir basın bunları uyduruyor insanlar da buna inanıyor.Bu nasıl bir zihniyet.Nüfus kütüğündeki bir iki satırı alıyorlar.

- Ben kütüğe baktım.Annem bana hamile kaldıktan sonra Müslüman olmuş. Ben her dakika her şeyimi ispat etmek zorunda değilim.Ama buraya kadar geldiği için görsünler istedim. Benim annemin filan tarihte filan camide Müslüman olduğunu.Bunu teşhir etmek, bizi bu noktaya getirmek bile utanç verici.

- Bir arkadaşın hayaliydi Ata evleri kurmak. Bana gelip söyledi. Bende olur neden olmasın ama hem biz yapamayız dedim.Vaktiyle derneğe iki apartman katı bağış yapılmıştı. O evlerde üniversite son sınıfa gelmiş ve yüksek lisans yapan çocuklar kalıyor. Birinde kızlar birinde erkekler. Onları da tutukladılar. - Yani evlerimiz filan yok bizim. Biz birileriyle aşık atmak istemiyoruz. Sadece çağdaş yaşam adını taşıyan 30 tane yurdumuz var.

Ben bir Kemalist, Feministim. Herkes eşit olmalı.Mezara hepimiz eşit giriyoruz. - 13, 14 yaşındaki kızların başlık parası diye parayla satılmasına karşıyım ama aile perişan ne yapsın. O parayla gübre parası ödüyor vs. Ama bizim bursumuzla okuyor. O iftiralar beni hiç ilgilendirmiyor ama bizim projemizezarar gelirse ben aslan kesilirim. Yoksa hemen evimi aramaları hiç önemli değil.Ben kimim ki bu kadar insanın evini aradılar.

http://haberler.com

HÜRRİYETİN DE,EŞİTLİĞİN DE,ADALETİNDE DAYANAK NOKTASI,ULUSAL EGEMENLİKTİR.

NASIL GÜZEL SÖYLEMİŞİN ATATÜRK'ÜM NASIL DA GÜZEL! BU SÖZLERİN ÜZERİNE BAŞKA BİR SÖZLERE HACET VAR MI?

HÜRRİYETİN DE,EŞİTLİĞİN DE,ADALETİNDE DAYANAK NOKTASI,ULUSAL EGEMENLİKTİR.

Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
M.Kemal ATATÜRK