YAŞAMDAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YAŞAMDAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Nisan 22, 2009

POZİTİF ENERJİ FORMÜLÜ


Kendimizi bazen yorgun ve isteksiz hissettiğimiz günler olur ya,eliniz,kolunuz kalkmaz,işte o günlerde ENERJİYİ ŞARJ ETMEK gerekiyormuş.Bunu nasıl yapıcaz;


İŞTE POZİTİF ENERJİ FORMÜLÜ

  • Dolu mideyle yatağa girme.
  • Gece yoğurt ve peynir yeme.
  • Günde 2 lt.sıcak sıvı al.
  • Yemekleri oturarak ye.
  • Yemekle birlikte sıvı alma.
  • Geceleri uzun süre TV. izleme.
  • Keyifli kitaplar oku.
  • Öğleden sonra çayla-kurabiye ye.
  • Elma,armut gibi meyveleri pişirerek ye.
  • Salatayı oda ısısında ye.
  • Haşlanmış sebze yerine ,yağda pişmiş sebze ye.
  • Kendini iyi hissetmediğin akşamlar pilav ve tereyağlı mercimek ye.
  • Şekerli,köpüklü bir Türk Kahvesi'de çok işe yarıyor. (bu benden)
  • Ceviz ve fındık ye. (bu da benden)

Nisan 21, 2009

BUNLAR MUTLULUĞUN FORMÜLLERİ





  • "Saadet parayla pulla mı, aşkla mı, başariyla mı elde edilir" diye yıllardir sorarız. Oysa, bu sorunun gayet bilimsel bir cevabı varmış. Pennsylvania Üniverirsitesi''ndeki Pozitif Psikoloji Merkezi''nin direktörü Martin Seligman''in yürütmüş olduğu bir araştırmanın sonuçlarına göre, mutlu olmanın yolu bireyin kendisiyle barışık olması, çalışmayı sevmesi ve hergün daha iyi bir şeyler yapmayi istemesinden geçiyor. La Repubblica''da yayinlanan bir incelemeye göre, mutluluğun altı tane önemli kriteri var.
  • -Dostluklar ve sosyal ilişkiler
  • -Evlilik
  • -Kendinden daha önemli bir olguya inanmak
  • -Kişinin değerlerine uygun ve aynı zamanda ona zevk veren hedeflere sahip olması
  • -İşte veya okulda başarılı sonuçlar elde etmek
  • -Sağlıiklı olmak.
  • Küçük mutluluklar yaratmak içinse şu on maddeyi yerine getirmek yeterli:
  • -Haftanin üç günü yarım saat spor yapın,
  • -Her günün sonunda, çevrenizdeki birine teşekkür edebileceğiniz beş şey bulun,
  • -Haftada bir saat , yakın akrabalar veya arkadaşlarla bir sohbet firsatı yaratın,
  • -Bir bitki veya çiçek ekin,
  • -Televizyon önünde geçirdiğiniz saatleri azaltın,
  • -Hiç tanımadığınız birisine selam verin,
  • -Bir arkadaşınıza telefon edin,
  • -Her gün en azından bir kez kahkahayla gülün,
  • -Her gün, kendinize biraz zaman ayırın,
  • -Hergün en az bir kez birisine, kibar ve hoş bir jest yapın.
  • Aslında bunların bir çoğunu zaten yapıyoruz ama Martin Seligman beyefendi şunu unutmuş, bunların hepsini uygulamak için,maddi sıkıntılarda olmamalı.
  • Çevremizde her gün birilerinin eşi,oğlu,kızı işten çıkarılıyor.Sıranın bizede gelmeyeceği ne malum.Ekonomiyi,savaşları,çevreye olanları,geleceği düşünürken bazılarını yerine getirmek biraz zorlaşıyor.Yinede herşeye rağmen MUTLU OLMAYI becerenlerden olalım diye diliyorum.

Nisan 20, 2009

CAN SİMİDİ OLACAK TEKNOLOJİ


Nike, Gap ve Zara gibi uluslararası markalar için üretim yapan Yeşim Tekstil A.Ş. nano-teknolojiyle akıllı kumaş üreten yerli firmalardan biri. Örme ürünlerde de aynı teknolojiyi kullanan firma, saman nezlesine karşı koruyan, E vitaminli akıllı kumaş ve giysiler de üretiyor. "Hybrid" adlı bu seride ayrıca güzel koku yayan, aloe vera'lı, güneşin zararlı etkilerinden ve sivrisinekten koruyan farklı kumaş seçenekleri bulunuyor. Yani giyinmek, modanın ne söylediğinden işlevselliğe doğru seyrediyor.
Akıllı kumaş teknolojisiyle yetişkinlerin yanı sıra bebekler için de kullanışlı giysiler üretiliyor. Teri ve ıslaklığı içeride tutmayan, normal pamuktan çok daha çabuk kuruyan iç giyim ürünleri bebeğinizin terleyip üşütmesi riskini ortadan kaldırmak için. Cildi tahriş etmeyen, doğal pamuklu konforundaki bu ürünler dört mevsim kullanılabiliyor. Nano-teknolojiyle üretilen bu giysilerin adresi de çoğunlukla bebek ürünleri satan mağazalar.

Bu kumaşlar elbette sadece giyim kuşam için kullanılmıyor. Sıra geldi ev tekstiline. İsterseniz perdeden koltuk döşemesine kadar evinizin pek çok köşesinde akıllı kumaşlara yer açabilirsiniz. Üstelik sadece leke tutmama özelliği değil, evinizde sağlıklı bir yaşam alanı da vaat ediyor bu kumaşlar. Örneğin nano-teknolojiyle üretilen perdeler mikrop barındırmıyor, kendi kendini temizleyebiliyor, yanmıyor, eve güzel koku yayıyor ve içeriye sinek sokmuyor.

Bu kumaşlar, baz istasyonu ve yüksek gerilim hattı gibi kaynaklardan yayılan radyasyona karşı da etkili. Yani ev halkını cep telefonu ve elektrikli cihazların yan etkilerinden koruyor. Söz konusu sağlıksa, evinize yeni perde alacağınız zaman nano-teknoloji seçeneğini de düşünmeye değer. Perde yıkayıp tekrar yerine asacağım diye ne siz yorulun ne de fazladan su, elektrik ve deterjan harcayın.

Kim bilir, akıllı tekstil ürünlerinin yaygınlaşmasıyla deterjan, ütü, çamaşır makinesi yakın bir gelecekte hayatımızdan tamamen çıkabilir. Kaynak burada

Nisan 17, 2009

DEMİŞLER

Bir kadın aynı zamanda hem sevdalı, hem anne olamaz.
Andre Maurois
Bir kadın kısık sesle konuşuyorsa birşey istiyor demektir. Sesini yükseltiyorsa bilin ki istediğini elde edememiştir.
Anonim
Bir kadın ya sever, ya da nefret eder; ortası yoktur.
Pubillius Syrus
Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır. Bütün annelerde ona sahiptir.
Çin atasözü
En mükemmel kadın, çocuklarına babalarının yokluğunda baba olabilecek kadındır.
Goethe

GÜLÜMSE!


Mutfakta sadık dost iş başında.Ne yazik ki benim değil.

Nisan 16, 2009

BU GARİP HUYLAR BİZE Mİ HAS?



































Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye`yi bulmaya çalışırız? Millet olarak dünyada kaybolma kompleksimiz mi vardır?


Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıktığında kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan mıdır, yoksa ondan tırstığımız için midir?

Neden sınavlarda '3 yanlış bir doğruyu götürür' şeklinde bir uygulama ile cezalandırılır da; '3 doğruyu bil, bir doğru da bizden' gibi bir kampanya başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?


Bulmacalarda neden boru sesinin karşılığı hep 'ti' dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç 'ti' diye ses çıkaran boru görmüşler midir?

Bir programı bilgisayarımıza kurarken neden 'kabul ediyorum' ya da 'kabul etmiyorum' seçenekleri vardır? O kadar parayı bayılıp programı aldıktan sonra 'kabul etmiyorum' seçeneğini işaretleyen saf kişiler mevcut mudur?

Nisan 15, 2009

PARA HARCAMAK BİR SANATTIR


www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=4338 Adres haberin kaynağıdır.

‘Harcamalarımın kontrolünü kaybettim’ diyen birçok kişinin imdadına artık ‘para koçları’ koşuyor. Angela Teresi ve Pelin Narin Tekinsoy koçluk yaptıkları müşterilerine maddi olarak düzlüğe çıkarken isteklerinden vazgeçmemenin yollarını öğretiyor

Siz de kredi kartı ekstrenizi çığlık atarak karşılayıp, asgari ödemelerle yetiniyor, çılgınca sahip olmak istediğiniz şeylerin yakınından bile geçemiyorsanız acil bir eylem planı hazırlamanın zamanı gelmiş demektir. Peki kendinizi para harcamaktan, delice tüketmekten nasıl alıkoyacaksınız? Bu işi sizin için düşünen birileri var artık. Klasik kemer sıkma politikalarının işe yaramadığı dönemlerde sizi harcamalarınızla yüzleştirip, kendinizi kontrol etmenizi sağlayacak bu kişilere ‘para koçu’ deniliyor. Angela Teresi ve Pelin Narin Tekinsoy mesleği koçluk olan iki isim. Son dönemlerde kriz nedeniyle kendilerine başvuranların talepleri onların para koçluğu alanındaki çalışmalarını yoğunlaştırmış.

GELİR MİKTARININ ÖNEMİ YOK

Teresi ve Tekinsoy, işe kişinin harcamalarını hangi nedenlerle yaptığını ortaya çıkarmakla başlıyor. Para koçları ‘Harcama yapmanın bir tatmin yönü var. Kimileri statü, arkadaşlarına hoş görünmek, en yeni teknolojiye sahip olmak kimileri ise sevgi ihtiyacını karşılamak için harcama yapıyor. Farkındalığı yakaladığınız anda gelecek için yol alabiliyorsunuz’ diye konuşuyor. Teresi bu aşamada kazancın miktarının önemli olmadığı görüşünde: ‘Aylık geliriniz 1000 TL de 10 bin TL de olabilir. Para harcamayı bilmiyorsanız kazancınızın hiç önemi yok. Yani daha çok kazanırsam borçsuz ya da rahat yaşarım diye bir şey söz konusu değil. Her düzeyden kişinin kendisini kontrol etmeyi ve bunu ömür boyu uygulamayı bilmesi gerekiyor.’ Para koçları, kadınların giyim ve kozmetiğe, erkeklerin ise teknolojik ürünlere ciddi para harcadığını da söylüyor ve ‘Alışverişte erkekler daha çok statü ve güç kadınlar ise sevgi ve ilgi boşluğunu doldurmaya çalışıyorlar’ diyor.

Pelin Narin Tekinsoy ise doğru para harcama alışkanlığı kazanmak için kendilerine başvuranlar arasında üniversite öğrencilerinin de şirket sahiplerinin de olduğunu söylüyor. ‘Gün içinde sürekli seçim yapıyoruz’ diyen Tekinsoy para söz konusu olduğunda bu seçimler doğrultusunda hareket edildiğini anlatıyor: ‘Mesela bir yerden bir yere taksiyle mi yoksa minibüsle mi gitmeyi tercih ediyorsunuz? Bu seçimler doğrultusunda paralar ya harcanıyor ya da birikiyor. Biz cimri olmayı değil kontrol etmeyi öğretiyoruz.’ Bireysel para koçluğu seanslarının ücreti 100 ile 150 TL arasında değişiyor. Seanslar haftada bir saat. Koçluk programı başvuranın ihtiyaçlarına göre 6 ile 12 kez görüşülerek tamamlanıyor.

Kredi kartı orucu tutun

PARA koçları Teresi ve Tekinsoy’un kredi kartı konusundaki uyarılarını herkes dikkate almalı:

Kart ödemelerinde, asgari tutarı ödemek yerine, aylık borcu ödeyebilmek önemli. Eğer sıklıkla asgari tutarı ödüyorsanız şu önlemleri almanız gerekiyor.

Kullandığınız kredi kartı sayısını azaltın. Aktif kullandığınız kart bir tane olmalı ve o kartın kullanım koşullarını bilmelisiniz.

Kart harcamanız gelirinizin altında olmalı.

Aylık harcama bütçesi yapın: Zorunlu ihtiyaçlar, isteğe bağlı olanlar ve fazladan paranız olduğunda yapacağınız harcamalar.

Kredi kartı ile alışveriş yaparken hangi duyguların sizi kontrol ettiğine dikkat edin.

Nakit varsa, kredi kartını kullanmayın.

Kontrolsüz kredi kartı harcamaları yerine, büyük mali risklere karşı kendinizi sigortalatın. (Emeklilik/sağlık vs.)

Kart kullanma alışkanlıklarınızı değiştirirken ‘kredi kartı kullanım orucu’ egzersizini deneyin. Bu yöntemde tüm kartları hemen kapattırıp sadece nakit kullanıyorsunuz.

OPAL!!! OPAL!!!


Çok sevdiğim,hatta bazen yazdıklarına katılarak güldüğüm blog arkadaşım blogunu kapatıyor.Haklı nedenleri vardır tabi.Ama biz onu böyle çok sevmiştik.
Ne zaman ve nasıl gelirsen gel,ama çok çabuk gel oldu mu OPALCİĞİM...











Çocukluk resmin nasıl ama...

Nisan 13, 2009

KADIN SÜRÜCÜLERİN HALLERİ






























Otomobil kullanan arkadaşlarım bilirler ,acemilikte kadınların titiz olmaları,biraz kuralcı olmaları nedeniyle fotolardaki gibi ufak tefek hadiseler yapabilirler.
Ama en çok kaza yapan ve kazaya neden olanlarda erkeklerdir.
Birisi ,sanırım erkektir yememiş içmemiş "Kadın Sürücü Halleri "ni tesbit etmiş.
Evet itiraf ediyorum bunlardan bir kaçını bende yapıyorum.
Ne olmuş yani...Siz arabanızı kullanın beyler.
Bir kadın sürücü gördüğünüzde içine düşmeyin,kadının arabasını sıkıştırmayın,yiyecek gibi de bakmayın.Trafik kurallarınada uyun,camdan tükürmeyin,sigaranızı atmayın.

Kadın Sürücü Halleri şunlarmış.
  1. Katlanmış aynayı açmak için arabadan inmek,
  2. Önüne aniden bir şey çıkarsa, direksiyonu bırakıp elleriyle yüzünü kapatmak,
  3. Arabayı geri vitese taktığını sanıp öne doğru fırlamak, ( bunu yaptım)
  4. Arabayı yolun ortasında bırakıp gelen geçenden park etmesini istemek,
  5. Kaldırıma 80 cm mesafede park etmek, ( bunuda yaptım)
  6. Burundan park etmeye kalkmak, (bunuda yaptım)
  7. Kimseye yol vermemek,
  8. Direksiyon karnına değecek kadar koltuğunu yaklaştırıp direksiyonu 11'5 geçe pozisyonunda tutmak,
  9. Yolu ortalarken arabayı değil kendi bulunduğu noktayı baz almak,
  10. Her türlü yokuşta el freniyle kalkmaya çalışmak ve bu esnada bol balata kokusu ve duman oluşumunu gerçekleştirmek, ( bunu erkeklerde yapıyor)
  11. 30 km ile giden kamyonun arkasına takılıp sollamadan 50 dak.gitmek.( bunuda yaptım)
  12. Kamyon geçecek yerden geçmeye korkmak ama hali hazırda 30 tane arabanın aynasını koparmış bir bünyeye sahip olmak.
  13. Geri geri gidememek.

Nisan 11, 2009

DEV AYAKKABILAR SERGİSİ










































Shoe Art İstanbul 1Eylül-31 Ekim 2008 kapsamında birbirinden ünlü isimlerin tasarladığı ve sayılara 100’e ulaşan dev ayakkabı heykelleri, İstanbul sokaklarında moda ve sanatı buluşturarak bir ilke imza atmıştı
.
120 tasarımcının dev ayakkabıları bu sergide yer almıştı.
Ayakkabıların boyu,1.80cm , eni, 2.60 cm ,
Ayakkabıların hepsi birer sanat eseri gibiydi.

Şimdi bu ayakkabılar bugün yapılacak olan müzayede ile sahiplerini bulacak.
En çok hoşuma gidende,bu sergiden elde edilen gelirler TEMA VAKFINA VE TÜRK KALP VAKFI' 'na verilecek olmasıdır.



Nisan 10, 2009

FOTOGRAFLAR










Bu fotograflar moda fotografçılarının...
justfad.blogspot.com dan bir çok moda fotografçısına ulaçmak mümkün.

Fotograf sanatını çok severim,ama şimdiye kadar kendime güzel bir makina almadım.Ona sıra gelmedi.Birgün muhakkak olacakta bakalım ne zaman.
Fotograflar benim için zamansızlıktır.Ömür biter onlar baki kalırlar.

Nisan 09, 2009

AKILLI BLOG ÖDÜLÜ OPAL'E

Hergün sıkıntılı anlar bile yaşasa, komik anlatımı ve beni çok güldürdüğü için, onu çok pozitif gördüğüm için OPAL'le gönderiyorum.Bu ödüle layık buluyorum.
Sevgilerimle.





"Ben,bu köşeyi severim." mimi


Sevgili Neslihan YAŞADIKÇA ,beni "Ben,bu köşeyi severim." konusunda mimlemiş.
Evimi çok severim.Bir ev kuşuyum diyebilirim.Evin her köşesi bana ait aslında ama en çok çalışma odamda vakit geçirmeyi severim.Bilgisayarım,kitaplığım,dikiş makinam,kumaşlarım,boyalarım hepsi orada.
Birde mutfakta çok zamanım geçer.En sonda da yatak odam var.Bu odada gece kitap okumayı ,sabahda kuşların sesleriyle uyanmayı severim.
Bende OPAL'IN RENKLERİ ,
Pammuk Gibi Bir Yer,
Lezzethane!yi Sevgilerimle MİM liyorum.

Nisan 07, 2009

Vur Patlasın ,Çal Oynasın!






Ben bunlara çok gülüyorum.Onlarda artık tiye almışlar dünyayı...

İKİNCİ AKILLI BLOK ÖDÜLÜM, MALLA'DAN


Beni bu ödüle layık gördüğün için çok teşekkür ederim Mallacım.

Oyunun kurallarına göre :
  • Ödülü veren arkadaşın linkini yayımlamak .
  • Ödülü verdiğin kişilere mutlaka haber vermek .
  • Bu ödülü verdiğin blog sahibinin linkini vermek .
Bende , sevgili arkadaşlarımı bu ödüle layık görüyorum.

Tüm blog arakadaşlarıma sevgilerimle...

AKILLI BLOG ÖDÜLÜ, DOLUNAY'DAN


Yorumlarıyla her zaman yanımda olan sevgili Dolunay,
http://dolunayimsin.blogspot.com,

beni ödüllendirmiş,kendisine çok teşekkür ediyorum.
Onunda ödülleri her zaman bol olsun...

Oyunun kuralları :

  • Ödülü veren arkadaşın linkini yayımlamak .
  • Ödülü verdiğin kişilere mutlaka haber vermek .
  • Bu ödülü verdiğin blog sahibinin linkini vermek .

Bu ödüle layık çok arkadaşım var ama bu sefer,bende yukarıda yazdığım sevgili arkadaşlarımı bu ödüle layık görüyorum.

Nisan 04, 2009

İLK DEFA MİMLENDİM!




























İlk defa mimleniyorum.
Beni mimleyen Aysed arkadaşım.

www.aysed.blogspot.com
Aldım ve kabul ettim,başım üstüne.

Mim konusuda ilginç yani, erkek/kadın olursan yapacağın ve yapmıyacağın 5 şey ne olurdu.
Erkek olsam yapmıyacağım o kadar çok şey var ki ama 5 adetle sınırlı...


  • Yapmıyacağım şeyler;
  • Kesinlikle yere tükürmezdim.
  • Kibar ve anlayışlı olurdum
  • Aileme sevgi ve saygıya sınır koymazdım.
  • Temiz ve düzenli olurdum.
  • Kesinlikle kadına el kadırmaz,aşağılamazdım.

  • Yapacağım şeyler ise;
  • Ailemi sever ve onları korurdum.
  • Geleceği düşünerek çocuklarıma yatırım yapardım.
  • Sigara içmem,çok bakımlı olurdum.
  • Neşeli ve sportif bir adam olurdum.
  • Sağlıklı olmaya ve ailemi buna teşvik etmeye çalışırdım.


Dedim ya yapmak ve yapmamak konusunda yazacak çok şey var
ama sınır olunca bu kadarla yetindim.
İnsanları olduğu gibi kabul etmek gibi bir durumda var aslında.
Aşırı uçlarda değilseler tabii...

Bende arkadaşlarımı mimliyorum.
  • www.dolunayimsin.blogspot.com/
  • www.sesiber.blogspot.com/
  • www.biryudumhayat-malla.blogspot.com/
  • www.tazenane.blogspot.com/
  • www.tasarimmekani.blogspot.com/
Şimdilik bu kadar canım blog arkadaşlarım.

Nisan 03, 2009

ERKEKLER Mİ- KADINLAR MI


Tv den haberlerden duyunca hemen yazmak istedim arkadaşlar.

İngiliz bilim adamları yaptıkları uzun çalışmalardan sonra bir tabuyu yıkmışlar.
Günde %76 erkekler,%52 kadınlar dedikodu yapıyormuş
Bilinenin aksine erkekler daha çok dedikodu yapıyormuş bu biline.
Ve de erkekler;kadınlar,spor,iş yeri çekiştirme de dedikodu yapıyorlarmış.
Kadınlar,o ne giymiş ,bu ne yapmış,cinsel konularda dedikodu yapıyorlarmış.


Dedikoduyu hiç sevmem yapana da kızarım ama,dediklerine göre azıcık ve yıkıcı olmayan dedikodu faydalıymış.


GALİBA BENDE ŞİMDİ YIKICI OLMAYAN BİR DEDİKODU YAPTIM.

Mart 26, 2009

BAĞLANMA KORKUSU



İsveçli bir grup bilim adamı sosyal yaşamda belirleyici 'vasopressin hormonu ' üzerine etkili bir gen türüne sahip erkeklerin ,aldatma,zayıf ilişki kurma ya da evlenmeme eğiliminde olduğunu saptamış.

HAYDAA!YİNE HORMONLAR SUÇLU! Ya kardeşim hep erkekleri mi bulur bu tür hormonlar ve de suçlu hormonlar olur.

Ya da bir zamanlar terk edilmiştir,hep öyle olacak zanneder,bağlanmaktan korkar.
Ya da mutsuz bir çocukluk geçirmiştir.
Bağlanmaktan korkuyor,bahaneler arıyor.
Ya da "Şimdi kriz var ne yapayım hayat çok zor "diyebilir.

O zaman bizler ne yapıcaz;

BAĞLANMAKTAN KORKAN ERKEĞE YAPILACAK ŞEYTANİ FİKİRLER
(Aşağıdaki maddeleri ben uydurmadım ,Haber Türk'ten alıntıdır.)

*İsmini omzunuza dövme yaptırıp (yalandan) ona gösterin.
*Sevimli bir çocuk gördüğünüzde kucağınıza alıp "Bizim çocuğumuz da böyle olsun" türünden laflar edin.
*"Çok zor gün bulunuyor"o yüzden kapora yatırdım "Bak düğünümüzü burada yapacağız"diyerek broşürler gösterin.
*Sarmaş dolaş fotograf çektirip üzerine kalpler ekleyerek facebook'a koyun.
*İki günde bir gözlerinin içine bakarak "Seni seviyorum"deyin.
*Ceketinin cebine tek taş yüzük koyun ve "Bu ne acaba"diye cebinden çıkarırken boynuna atlayıp ağlamaya başlayın.

Ohooo!!!biz bunlara daha neler ekleriz kimbilir.
"Bağlanamazsa da kendi bilir.Elimi sallasam ellisi yani" der gibi gibisiniz.

Allah gücü erkege, güzelligi kadina vermis...
Ne var ki her seyi yenen güç, güzellige yenilmis...

İşte bu kadar!

SEVGİLERİMİ GÖNDERİYORUM



Bloguma ilk gelen blog arkadaşım,Tetesal'a çok teşekkür ediyorum.
http://tatesal.blogspot.com

Bloguma 100. gelen arkadaşım,Aslıdıraçok teşekkür ederim.
http://aslisin.blogspot.com/


Yorumlarını esirgemeyen, bloguma beni izlemeye gelen blog arkadaşlarıma tüm kalbimle sevgilerimi gönderiyorum.